Hüseyin
AKSOY
Şehit Düştüğü Tarih: 14 Temmuz 1979
Şehit Düştüğü Yer: Kağıthane İstanbul
Doğduğu Tarih: ...
Doğduğu Yer: ...
Mezar Yeri: Hasdal Mezarlığı, İstanbul
Hüseyin
yoldaş emekçi bir ailenin yoksul bir çocuğuydu. Daha genç yaşta (15) devrimci mücadeleye
atılmış, kendisine verilen her türlü görevi fedakarca
yerine getiren yiğit bir arkadaşımızdı.
Devrimci
hareketin süratle gelişmesi, genç, ihtiyar, çocuk denecek yaştaki insanları dahi
bağrında topluyordu. İşte oligarşinin hazmedemediği buydu.
Hüseyin
Aksoy'un da içinde bulunduğu bir grup arkadaş Kağıthane
"Boronkay" fabrikasında
"Kampanya" (Emperyalizme, faşist
teröre, işsizliğe, pahalılığa karşı mücadele kampanyası) bildirisi dağıtmadan
dönerken bir fabrikanın iki müdürü tarafından ihbar edildi ve Kağıthane jandarma
müfrezesiyle karşılaştılar. (İhbarcı iki müdür bugün yurtdışına kaçmışlardır.)
Kağıthane jandarma komutanı Erdal
Görücü Başçavuşun komutasındaki ekip, arkadaşlarımıza teslim ol çağrısında
bulundular. Arkadaşlarımız ellerini kaldırıp teslim olmalarına rağmen jandarma
başçavuşu Erdal Görücü ve yanındaki başçavuş tarafından teslim olduğu halde
"Komünistleri buradan temizleyeceğiz, anasını avradını
......” diyerek
H. Aksoy şehit edildi.
H.
Aksoy'un şehit edilmesiyle Kağıthane halkının
oligarşinin uşakları jandarma başçavuşu ve şürekasına karşı kini bir kat daha
bilendi. "Ve kampanya “katillerinden
hesap soracağız. Hiçbir katil cezasız kalmaz." diyerek daha canlı bir
biçimde halk kitlelerine ulaştı.
Halk
bir kez daha gördü ki, oligarşinin devrimcileri katletmesi değil onları
yıldırmak aksine kinini biliyor ve oligarşinin her türlü baskı ve terörü
sonuçta kendi aleyhine dönüşmek zorundadır.
Nitekim
H. Aksoy'un Kağıthanede katledilmesi de böyle olmuş. Kağıthane halkı oligarşinin Kağıthanedeki
bekçisi jandarmanın somut olarak kime hizmet ettiğini halka nasıl düşman olduğunu
görmüş ve jandarma halktan tecrit olmuştur.
H.
Aksoy mücadelemizin genç bir neferi ve kampanya şehidi olarak her zaman bizimle
yaşayacaktır.
(Hüseyin
Aksoy'a ilişkin bu yazı, Dev-Genç
dergisinin 6 Eylül 1979 tarihli 4. Sayısında yayınlanmıştır.
Yazıda
adı geçen Başçavuş Erdal Görücü, daha sonra Devrimci Sol tarafından
cezalandırılmıştır.)